Tevekkül

Arapça. İsim

1- Birisini vekil kılmak, mevzuuyu başkasına devretmek. Örnek: "Davayı avukata tevekkül etmiştik ama adam tefekkürden çıkamayıp tedbir alamadığı için kıçımızda patladı!."

2- Bir işi yoluna koymak için çabalayıp sonrasını Allah'a havale etme, bu havale işleminin doğasında iletildi mesajı alınamadığından postalamanın sonucu merakla bekleme. Örnek: "Tevekkül yaz.3535'e gönder.Duan belki kabul olunur."


Tefekkürden bahsedip tevekkülü es geçmek olmazdı değil mi aziz herzevekiller? Zira tefekkür ve tevekkül birbirini tamamlayan, hiç olmadı tamamlar gibi görünen, o da olmadı söyleniş olarak birbirine benzeyen kelimelerdir.

Tevekkül, en yalın anlamıyla, bir konuyla ilgili tüm tedbirleri aldıktan sonra, o konuyu Allah'ın inisiyatifine bırakmak demektir. Yani cüzi iradenin yapabileceklerinin tükendiği ve kaderciliğin başladığı noktadır. İnsanlar, kendi iradeleri doğrultusunda gerçekleşmesi istedikleri bir konuyla ilgili olarak dış etkenleri sevk ve idare edemediklerinde, onların belirleyiciliğini daha yüce olan külli iradeye bırakabilirler.

"Eşeğini sağlam kazığa bağla ama hırsızın bıçağı olmamasına dua et" şeklinde özetlenebilecek bu kavramı bir örnekle açıklamak gerekirse (gerekmezse de artık yapacak bir şey yok aslında):

"Ağlamakla yar ele gelmez" atasözünde olduğu gibi, hiçbir eyleme kalkışmadan birisinin sana yar olmasını istersen buna halk arasında mallık, saflık, ve hatta kimi edepsiz mahallelerde angutluk denir. Oysa ona güzel özlü sözler söyler, çiçek pasajından sarı laleler alır, siyatiği azan anasını doktora götürür, pembe panjurlu bir ev ve çelik jantlı bir araba vaat eder, hayatınızın sonuna kadar mutlu mesut yaşayacağınızı iddiasında bulunur ve bunların sonucunda da "Allah'ım vatandaşı kafalamak için o kadar eyyam yaptım, tonla maval okudum, nolur şu iş olsun başka da birşey istemiyorum" diye duaya başvurup beklersen buna eyyamcılık, adilik, yalakalık, -ve yine o edepsiz muhitlerde- götlük denir. Ama bu ikinci durumda yapılan iş aynı zamanda tevekküldür.

Öte yandan bu tedbir ve tevekkül bağlantısını reddeden insanlar da yok değildir. Bu yaklaşıma Şeyh Galip'in aşağıdaki dizelerini örnek göstererek bir maddenin daha sonuna geliyoruz sayın mütevekkiller:

Terk eyle tedbiri takdir Huda'nındır,
Tüm o benlikler vehm-i gümanındır.


Yani; tedbirmiş, önlemmiş bırak bu ayakları. Benlik dediğin nane sadece senin zannından, kuruntundan ibaret.

(Hissediyorum. Çok yakında T harfinin zulmü bitecek!)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Kim ki "hiç"e tamah eder, ve uyandırıp tembel ben'inin altını üstünü, dalarsa tefekküre,
Ona hayat takdim edecektir, meşrebi bozuk yollarda yanıp küllenmeler,
Kim ki ıslak mendille külleri silip, ermek isterse tabula rasa'ya,
Önce bakacaktır ömür bir temaşa; elden ne bir gelir, ne son,
Ne vardır tuba gölgesinde binbir lezzetli meyvalar,
Ne de bir gerek, olmaya her dem şikeste,
Tahayyül etmektir elden gelen anlarda canları,
Ve de tevekkül etmek, iç'ten geçip.

Adsız dedi ki...

tanrım,
havaleyi fazla mı yaparım ki
üste bozukları yollarsın?

Adsız dedi ki...

dün gönderilen yorum bana ait değil, anladığım kadarıyla yakıp kül ettiğin bir şair bozuntusuna ait :)))
zaten ben bundan sonra isimsiz yollamayacağım. (bu hariç) :)