Hıdırellez

Arapça. İsim

- Hızır ve İlyas peygamberlerin her yıl buluştuklarına inanılan 6 Mayıs günü kutlanan bayram. Örnek: "Arkadaşlarla beraber hızlı bir şekilde 'Hızır-İlyas-Hızır-İlyas' deyip durmamıza rağmen bir türlü Hıdırellez kelimesine ulaşamayınca, hatayı kendimizde aramaya başladık."


Rivayet odur ki Hızır, İlyas ve Zülkarneyn ab-ı hayat'ı (ölümsüzlük suyu) bulmak için yola düşerler. Zat-ı şahaneler, o diyar senin bu diyar benim sürterlerken yolları karanlıklar ülkesine düşer. Zülkarneyn (bazı İslam bilginleri bu kişinin Büyük İskender olduğunu söylerken, bazıları buna karşı çıkar), "Hacı ben kafama göre takılacağım" der ve büyük bir hata yapar. Zira Hızır ve İlyas ölümsüzlük suyunu bulurlar, içerler ve her mükemmel dostun yapacağı gibi bunu Zülkarneyn'e söylemezler. (Who wants to live foreveeer!) Üstelik Hızır, Zülkarneyn'in ordusunda komutan ve aynı zamanda da teyzesinin oğludur. (O derece dost yani!)

Neticede, ölümsüzlüğe kavuşan Hızır ve İlyas, yılda bir gün buluşup eski günleri anarlar. ("İskender'i nasıl ekmiştik ama abi?") Karada bolluk, bereket, şifa dağıtan Hızır ile aynı iyilikleri denizde yapan İlyas'ın bu buluşma gecesi de -pek çok kültürde- Hıdırellez Bayramı olarak kutlanır. Bazıları içip içip göbecik atarlar, bazıları gül ağacının dallarına çaput bağlar, bazıları ne istiyorlarsa bir kağıda çizip ağaç altına gömerler ya da denize atarlar. Bu tür ayinleri çeşitlendirmek mümkündür. Ortodokslar bu günü Aya Yorgi, Katoliklerse Aziz Corc Günü olarak kutlarlar.

İşin doğrusu şu ki; Hıdırellez, söylenceleri oluşturan öğelerin birbirlerine nasıl karıştığını anlamak açısından eşsiz bir antropolojik örnektir. Mezopotamya kökenli olan bu kutlamanın tüm Doğu Akdeniz'de, Balkanlar'da ve Orta Asya'da, farklı kültürlerde rastlanması şaşılası bir durum değildir, pek muhterem gelenekçiler. Ama ve lakin, karakterlerin bu kadar birbirlerine karıştıkları bir öyküye nadir rastlanır.

Hızır'dan başlayalım. Arapça yeşil kişi anlamına gelen "El-Khidr"ın Türkleşmiş hali olan Hızır, Kuran'daki Kehf suresinde ve bazı hadislerde anılmaktadır. Getirdiği bereketten ve oturduğu yeri yeşillendirmesinden dolayı bu adla anılır. Bir hikayeye göre Musa'dan akıllı olduğunu iddia eden Hızır, akla sığmayacak işlerle Musa'yı atraksiyondan atraksiyona gark eder. Musa'ya, "Beni sorgulama!" dese de Musa dayanamaz ve Hızır'a yaptığı tuhaf işleri sorar. Hızır da onları açıklar ama Musa'yı terk eder. (Ayrıntılı bilgi için ahanda)

Aynı hikayenin bir başka versiyonu ise Elijah ve Rabbi Jochanan arasında geçer. Burada Hızır'ın rolünü Elijah, Musa'nın rolünü haham Jochanan üstlenir. Bazı kaynaklarda Elias olarak geçen Elijah'ın Arapça karışılığı İlyas'tır. Tabii ki burada anılan, Hıdırellez'de bahsi geçen İlyas değildir; ancak hikayelerin ve isimlerin bu karışıklığı ilginçtir.

Öte yandan Hızır anlatısı, Haçlı Seferleri sayesinde, Avrupa'ya sıçramış ve pek çok öyküde Yeşil Şövalye olarak kendine yer bulmuştur. Bu anlatıların en ünlülerinden olan, Kral Arthur'un Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nden Gawain'ın başından geçenlerin anlatıldığı Sir Gawain and the Green Knight isimli Ortaçağ masalında, tehlikeli ama bilge bir karakter olarak anılır. Ancak Hızır'ın Anglo-Sakson kültürüyle asıl çakışması, May Day olarak anılan 1 Mayıs'ta yapılan Jack in the green (Jack-in-the-green, Jack i' the Green, Jack o' the Green) kutlamalarıdır. Köken itibariyle, bahar zamanı doğadaki canlanışı sağlayan ruhun temsil edildiği bu Kelt bayramında, yapraklara bürünen bir adam, Green Man (Kelimenin düz anlamıyla, Hızır), kasabayı dolaşır. Eh doğal olarak da insanlar onunla beraber dans ederler.

Ha, bunların yanında yukarıda anıldığı üzere Hızır, aynı zamanda, Zülkarneyn olarak anılan Büyük İskender'in komutanlarından birisidir. Zülkarneyn, Arapça "boynuzlu" anlamına gelir ve İskender'e bu adın koç boynuzlarına sahip bir miğfer takmasından dolayı verildiği rivayet edilmektedir. Peki "Doğu'nun ve Batı'nın hükümdarı" olan İskender, neden böyle bir miğfer takar? Çünkü, kendisinin Mısır tanrılarının kralı olan Amon soyundan geldiğini göstermek ister. (Amon-Amen-Amin: Aynı kökenden geldiğine dair kuvvetli iddialar vardır. Mısırlılar dua ettikten sonra baştanrının adını söylerlermiş) Bu adam aynı zamanda, İslamiyet'e göre, peygamberdir! Oh la la!

Kısaca muhterem okuyucular, Hıdırellez hikayesi gördüğünüz gibi, düğüm içinde düğüm derecesinde karışıktır! Ticaret ve savaşlar sayesinde iç içe geçmiş pek çok karakter ve olaydan oluşan bu anlatının kökeni ise aslında pagandır. Tarih denilen külliyat bize, ister İskoçya'da olsun ister İran'da, tarımla uğraşan bütün insanların baharın gelişini kutladıklarını göstermektedir. Bundan dolayı, Hıdırellez de (gündönümü bayramı olan Nevruz gibi) aynı kültürel motifin farklı isimler altında
kutlanmasıdır. Mayıs ayıyla beraber havanın ısınması, nehirlerin coşması, doğanın yeşermesi, yiyeceklerin artması, kısacası bereketli günlerin gelişi, Paganizmin sembolik yapısında kişileştirilmiş; Hızırlar, 'Jack-in-the-green'ler, Yeşil Persil Adamlar saklandıkları mağaralardan ortama akmaya başlamışlardır. Zira,"nisan mayıs ayları, gevşer gönül yayları", a sevgili pagan-olduğundan-bihaber-paganlar!

İstanbul'da gelenekleşmeye başlayan Ahırkapı Hıdırellez Şenliği'nin bu gece yapılacağını hatırlattıktan sonra konuyla ilgili bir şarkıyı bir kuple mırıldanarak huzurunuzdan ayrılıyor, nice Hıdırellezlere diyoruz bebek!


Cennete merdiven mi kuracan be abla! - Led Zeppelin

Aynı türküyü söylersek,
Zurnacı bizi coşturacak,
Sittin senedir bekleyenler için
Yepyeni bir gün doğacak.
Ve ormanlar makara kukarayla
İnim inim inleyecek (yeminle!)

Bahçede bir telaş, gürültü filan varsa
Boşa panik yapma hacım;
Hızır Aleyhisselam için bahar temizliğidir o!
Evet, yol burada çatallanıyor;
Fakat uzun vadede
Seçtiğin yoldan cayabilirsin!
Meraklandım bak şimdi.

Kafan uğulduyor ve
Neden olduğunu bilmiyorsun,
Zurnalar "türküye katıl da coşalım" diyor lan!
Hışşit hanım abla, rüzgarı duyuyomun?
Ahanda senin cennete merdivenin var ya,
İşte o rüzgarın uğultusundadır, bildin mi?