İntihap





Arapça. İsim.

- Belirli bir işi görmesi için birden fazla aday arasından seçim yapma işinin ortahallice ve ortadoğulucası. Örnek: "Hayır Danyal, intihar yöntemi olarak uyku hapını seçmeye intihap denmez!"  



Bakın şimdi, süper bir dergi kafasıyla çalışıp, Seçim Özel Sayısı'na şu konuları koyacaktık: 


Nasıl Bir Diktatörlük İstiyoruz? 
Laik ve Dini Faşizm Arasındaki 10 Fark.
Yaz Provokasyonlarına Hazır Mısınız?
Manipülasyonun En Gözde 10 Destinasyonu 
Bu Yazın Yükselen Tutuklanma Sektörleri
20 Adımda Evde Kendi Diktatörlüğünüzü Kurun

Fakat olmadı. Kafa Yolları Haritası Ailesi olarak bu makaleleri çalışmadan önce bir araya gelmek istedik. "Uzun süredir birbirimizi görmüyoruz yaklaşan milletvekili seçimi münasebetiyle toplanalım, hem özlem giderelim hem de memleketin hâli  n'olacak tartışalım," dedik. Demez olaydık. Görüşmeyeli ekip içindeki farklılıklar öyle uçlara gitmiş ki; birinin akım dediğine öteki bokum demeden konuşamaz olmuşuz

Cemil Abi'yi fazla umutsuz, fazla lakayt bulduk. Afedersiniz hipster gibi giyinip gelmiş zaten, kaç yaş bunalımına girdiyse artık, uzunca süre ağzından "Benim oyum After Party'ye! Eee seçim gecesi parti var di mi?" lâfı dışında bir şey çıkmadı. Patlıcan moruna boyadığı sakallarını okşarken; tabletiyle internetin köşelerinde kalmış, kimsenin henüz keşfetmediği sanal şeylerin arasında gezindi durdu.

Zamanında şamaroğlanı kadromuzda çalışan Danyal ise yandaş blogçu oluvermiş. Devletin blog ihalelerini ala ala maşallah bi' semirmiş, bi' semirmiş sormayın sevgili müşahitler! Aklı fikri 'nereden ne yaparım'da. Şimdi bir iki çevreci siteye göz dikmiş. İddiası büyük: "BTK, TÜBİTAK ve Godaddy'de tanıdıklarım var, o siteleri alıp yıkacağım, yerlerine İslâmi standartlarda çevreci siteler yapacağım."  

Gülbahar'ın kırmızı giyip gelmesinden iyice radikalleştiğini anladık. Zaten saçlar hafif sarımsı, gözler yeşil... İlk başta Ramiz Dayı, "Kalaşnikof şarjörü gibisin kız," diyerek sessiz sedasız bir şekilde oturarak ortamı ajite etmeye çalışan terör temsilcisine tavır koysa da, gerçek sonra anlaşıldı. Meğer kızcağız, internetten Amerikalı bir sevgili yapmış. Adam 1/4 Kızılderiliymiş. Çeyrek biletine ikramiye vuran Gülbahar, kaçınılmaz olarak kendini Kızılderili milletinin sorunlarına adamış; elindeki yapraklardan gizli semboller yaparken, "Beyaz Türk yozdilli!" deyip durdu. Biz de rahat bir 'oh' çektik. Hani Bask, İrlandalı, Filistinli ya da Uygur Türkü'nün mutluluğu için devrimci mücadelede bulunmak neyse de, bir an bölücülerin yakında olduğunu düşünmek insanın yüreği ağzına getiriyor. Neticede hiçbirimiz Che'yi Bolivyalı şehit ailelerinden dinlemiş insanlar değiliz.

En çok da Ramiz Dayı rahatladı tabii. Atadan Altıok Oymağı'nın üyesi olduğundan, oymak kurallar gereği kendisi dışındaki herkese bölücü ya da cahil demeyi sürdürdü gerçi. Son dönemdeki vurma, yakma ve bombalama olaylarına karşı, "Bizim de şehitlerimiz..." diyerek konuyu saptırmayı tercih etti. Bununla da yetinmedi; Cumhuriyeti kuran partinin üyesi olmanın ve üç duble rakıyı seri şekilde yuvarlamanın verdiği özgüvenle, sık sık "Bana ne, top benim, oynatmam!" havasına girdi.  Danyal'ın yer yer edepsiz uyarılarıyla, ortamda ona alttan alta destek olacak Üç Ninja Hilâli taraftarı bulunmadığında da, istemese de topun artık sahibi olmadığını kabul etti. 

Böylesine gergin bir ortamda, salim kafayla ciddi ciddi intihap maddesi yazamadık elbette. Dilin tatlı ekşi bölümleri arasında gidip gelen, oyuncaklı Arapça kelimelerinden biriydi hâlbuki. Misâl, kelimenin son harfini değiştirerek 'intihâl' (birisinin işini sahiplenmek, çalmak) ya da 'intihâr'a (kendini öldürme) ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca son harfi sıfırlarsanız 'intihâ'ya (son, sona erme) kestirmeden varabiliyorsunuz. Şimdi KYH'nin gediklileri, şu ekibin normal zamanda hırsızlıktan yola çıkıp seçim kavramını nasıl sona erdirebileceğini tahmin ederler.

Sadece intihap kelimesine mi yazık oldu? 


KYH Ailesi olarak acayip usulsüzlüklere ve kitlelerin buna sessiz kalmasına şaşıranlara seslenip, "Yahu tarihiniz boyunca bisikletli başbakan mı gördünüz de, bu olanlara şaşıyorsunuz?" diyecektik daha. Bi' kere, her liderin toplumsal anlamda 'baba'/'ata' (ya da nadiren 'ana' ya da 'bacı') olarak değer kazandığı bir ülkede, aile nasıl yönetiliyorsa, devlet de öyle yönetilir.  İşte bu yüzden demokrasi denilen halk çılgınlığı, "toplumun milli ve manevi değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı"dır. Hiç kimse de, tırnaklanan bölümün tahakkümcü işleyişini değiştirmediği sürece, 'baba'ya korkuyla karışık hayranlık besleyenlerin 'baba'yı seçmelerini ve 'baba'yı almalarını engelleyemez. Çünkü bu 'babacım'ların sayısı her zaman senin gibilerden fazladır ve hep fazla olacaktır.  Neticede Altıok Oymağı'nın başında Jon Snow olmadığı sürece Ak Yürüyen Trollerin propaganda araçları her zaman sandukadan zaferle çıkacaklar.  


'Babanın Tebaası' temasının çöküp, bireysel iradenin ve sorumluluğun yükseldiği yer ise modern toplumdur. Kısaca ne 'benim babam senin babanı döver,' iddiasındaki hönkürme psikolojisi demokrasidir; ne de bu milletimsi yığınlar, muhafazakâr soslu popülist yalanlarla pop-keklenmekten bıkacaklar. Bu yüzden artık şaşırma; muhtaç olduğun kudret, damarların(ız)daki asıl kan(lar)ın karışık hablogruplarında mevcut!

Neticede bugünkü durumdan şikâyet eden ah-şimdi-atamız-olacaktı-bunlara-gösterecekticilerin derdi de, ev kurulduğundan beri habire falaka yiyen birilerinin varlığı değil, kullanıcısı değişen 'devlet baba'nın alenen kendilerini dövmeye başlaması değil de nedir, a ulanotuzyılboyuncainandığımızmedyanınyalanlarıgezidebizimdebaşımızageldiyacılar?

Fakat yazmayı planladığımız bu üç paragrafa da yazık oldu. 

Denyo Danyal, "Greenpeace'i Yeşilhuzur'a çevirip onlara çevreciliğin daniskasını göstereceğim," diyerek provokasyona girince, Gülbahar zılgıt çekerek, "Beyaz Adam, Kızılderilileri ancak ve ancak Kızılderili olmadıkları sürece seviyor!" diye söylenmeye başladı. Cemil Abi, "Hürriyet intihâbla değil, intibâhla gelir," diyerek, edebiyat tarihinde kendine yer bulamamış Fevrî Âtî Akımı'nın kurucularından olan Sertzade Yaman Bey'den alıntı yapmaya başlamıştı ki; az biraz toparlanan Ramiz Dayı taze çayla geldi. Hepimiz sustuk. Üzerimize keyifli bi' rehavet çöktü, bi' sakinledik, kendimize geldik.

İkinci bardaklardan sonra ise tamamen tahmin geyiğine dalıp evlere dağıldık.