Trakya ağzı be ya, yetmez mi!
Ayçiçeğini bildin mi? Nah ondan, şu götünü göbeğini yücelten yağ çıkarılırken; çekirdeğin içi alınıverir de, kabukları ayran budalası gibi apaçık kalıverir. İşte özü gittiği halde laf edene, bu duruma istinaden, kapçık ağızlı derler!
Kapçık ağızlı, laflarında belirli bir anlam olmayan, "esas"a dair bir gönderme yapmayan, kısaca boş konuşan dallamalara denilir. Söz söyler ama sözün aslı astarı var mıdır bilinmez. Üstüne üstlük keyif kaçırır, ruh batırır!
Şimdi hal ve gidişat şöyle:
Enis Bey hastanede. Bedeni tedaviye yanıt vermiyormuş.
Cemil Abi'yi kodese attılar. En son don sigara götürdüğümde hapishane anılarını yazmaya başladığını söyledi.
Gülbahar'ın arkadaşlarıyla bir dizi konsere katıldığına dair bir duyum aldım. Doğru mu bilmiyorum, ama şu anda yanımda değil. Uzun bir süre de burada olacağını sanmıyorum. (Harbi olayım, kendisini bir daha göremeyebiliriz.) Eh, her şey tercih meselesi; insan ne zaman, nerede, kiminle olması gerektiğine kendi karar verir. İrade sahibi her canlının kararına saygı duymaktan başka bir seçeneğimiz yok!
Ramiz... Bak o ilginç bir adam. Laz olmamasına rağmen, bu olanlardan etkilenip "Efkarlı günlerime geldi çattı Ramazan" diye diye, rakıya abanıyor. Hayır Güneyli de değil, ama gözleri ağlamaktan Amik Ovası'na dönmüş!
Ben ise, ayıptır söylemesi, bu gece bir delilik deliğine düştüm. Eh, şanımızda "garip" olmak var; elimizden tutan da olmayınca, hızlıca boylayıverdik dibi... "Bir günde delirir mi insan?" diye sormayın; nöronlar kopmaya eğilimliyse, kişi bir anda bile delirebilir! Ayçiçeğinin çekirdeği, kabuktan nasıl çıkıyor da, kabuk kapçık oluyor sanıyorsunuz! (Tabii ki, birdenbire!)
İşi de sanatı da, aşı da aşkı da becerememekten -kısacası kapçık ağızlıktan- muzdarip miyim? Muzdaribim! Öte berimi toplayıp, eşyamı satıp savıp memlekete dönmeyi düşünmüyor muyum? Düşünüyorum valla! Görüyorum ki Enis Bey, Cemil Abi, Gülbahar ve Ramiz olmadan buralarda kalmak istemiyorum; eh, hakkımızda hayırlısı olsun! Yine de bugün yanımızda olan, olmayan herkese bir şekilde hayatlarımıza girdikleri için teşekkürler.
Neyse efendim, KYH Ailesi'nin hali böyle iken; bu saatten sonra ne desem "kapçık ağızlı" olmaktan kurtulamayacağımı anladım.
Bakanlığa dedim ki; "Abi, biz iflas ettik! Bitiğiz!"
Sağolsun, anlayışlı insanlar, beni kırmadılar. "Tamam koçum!" dediler. "Madem öyle indir kepengi, kapat dükkanı!"
Değil mi ki her şey doğar, büyür, ölür; blog dediğin bundan münezzeh bir araç olamaz ve bir vakit ölecektir. Dem, bu demmiş!
Hal böyle iken sevgili ahali, kepengi indirip "Sağlıcakla kalın!" diyoruz.
Bir vakit, bir yerde, yeniden bir araya gelecek olursak... Dert etmeyin, size ulaşırız.
Hepinize iyi delirmeler, kapçık ağızlılar sizi!