Hayalet

Arapça. İsim

1- Gerçekte var olmadığına yönelik yaygın bir inanış olduğu hâlde, kafasıkırıklar tarafından görüldüğü iddia edilen hortlak, peri, ruh, cin, Şampiyon Fenerbahçe vb. görüntülere verilen isim. Örnek: "Böyle net bir kelimeyle başlamamız süper oldu Cemil Abi! Neticede hayalet, 'hayali et'tir, di mi? Eki eki!"

2- Birinci maddedekilerin varlığına inananlar dışındaki aklıselim insanların görüp gördüğüne emin olamadıkları şey, gölge, Danyal'ın az sonraki hâli. Örnek: "Hayal et içinden geçir beni / Hayal et / Gözünü yum orada bul"

3- Mejazz. İnce ve zayıf bir bünyeye sahip, üfürsen uçacak insan evlâdı. Örnek: "Miles Davis öylesine hayalet gibi bir borazancıydı ki; çok kuvvetli notaları üflediğinde, kimi zaman bacaklarının geriye doğru havalandığına şahit olunmuştur."




Amerikan filmlerinden, vahşice öldürüldüğü için bu dünyada hesabı yarım kalan, her daim derinden gelen böğürtü sesleri çıkararak masum insanları altları bezsiz yakalayan, beyaz çarşaflı yaratıklara aşinayız. Kimi zaman Casper cillopluğunda (ki bu karakter, bebek yüzünün ve PR ile desteklenen imajının ardında azgın bir sapık, iflah olmaz bir hergele beslemektedir) kimi zaman Poltergeist kıvraklığında temsil edilen "hayaletler", dünyanın kendince ortasındaki pek çok kültürde kendini gösterdiği için, ailemizin psikoanalisti Jung'un arketipleri arasına girmeyi hak ederler.

Hepimizin adını bildiği iki psikoanlistten birisi olan Jung (diğeri Josef Breuer'dir), insanlığın evrensel bir simge üretme mekanizmasına (ortak bilinçdışı) sahip olduğunu, bundan dolayı dünyanın pek çok yerinde benzer sembol ve metaforlara rastlandığını söyler. Her ne kadar bu tespiti tarot kartlarına bakarken yaptığı ve bundan dolayı bazı arketipleri Büyük Kahraman, Yaşlı Bilge Adam, Anaların Anası olarak adlandırdığı iddia edilse de; hayalet kelimesi onun tanımlarına uyduğu için bunu görmezden geleceğiz.

Mesela biz Jung'un yerinde olsak, hayalet arketipine Soluk Turist derdik. Çünkü hayalet, bu dünyaya geçici olarak dönmüş; gezgin ve huzursuz bir ruhtur. Kısaca, zamanında kendisi için babaocağı- anakucağı olan bu evrende artık oynadığı rol, turistliktir. Ancak bildiğimiz turistlerin aksine, hayalet güneşin ışınlarını emmez, soluk kalırlar. (Fotoğraflarda bu yüzden belli belirsiz görünürler.)

Soluk bir turist olarak hayalet, gerçek yaşam alanına değildir; kültürün kulaktan kulağa ya da vizyondan vizyona dolaşan bir öğesi olarak sadece ve sadece temsildir. Mitolojik anlatım seviyesinin orospusu olan hayalet kavramı, o kucaktan bu kucağa atlamada ustalaşmış bir konsomasyon kraliçesidir. (İslamiyet'in yeşerdiği topraklarda, Allah'ın esirgeyiciliğine o kadar inanılır ki ortamda başıboş dolaşan ruhlar yerine, iyi ve kötü cinler vardır. Ölen öldüğü yerde kalır, hayaletin işlevleri cinlere yüklenir Fakat bu durum bizim hayalet arketipiyle tıka basa doldurulmuş olmamızı engellemez.)

Hayaletler farklı bir mantık silsilesine göre hareket etmelerinden ve yaşayanların ahlak kıstaslarından muaf olmalarından dolayı, aslında, anlatıcının başka bir düşünce biçimine dair kurduğu fantazidir. Hayalet, anlatıcının kendi ötekisini nasıl işittiğini ama anlayamadığını, nasıl gördüğünü ama çözemediğini gösterir. Ancak bu, karşılaştığımız hikayelerdeki hayaletleri kendi ahlak yargılarımız uyarınca hizaya çekmemize ket vuramaz. Çünkü hayalet hikayelerinin çoğunluğu adalet kavramıyla ilgilidir. İyi hayalet de kötü hayalet de, dünyada uğradığı haksızlığı kendince telafi etmek için dönmüştür. (Bir de amaçsız hayaletler vardı ki; Holivud film ekibi camiasında bu tür için, 'Hologramı dayayalım, abi de mal mal oradan geçsin, etliye sütlüye karışmasın!' denir.)

Bu yüzden adil hayaletlerin intikam almayı becermeleri bizi mutlu eder. (Lan kanlı canlı adamı öldürüyor orada!) Bu tür ölüm sonrası başarı öykülerinin yaşayanlarda, bir-gün-merdivenden-aşağı-itilip-öldürülürsek-ve-evde-takılı-kalırsak-tez-elden-geri-dönüp-analarını-sikeriz-lan-icabında gibi bir hissiyat uyandırması, adaletin er ya da geç gerçekleşeceğine dair bir temenninin yansımasıdır.



Bu adalet illa ki The Ghost filminde rahmetli (duble anlamda) Patrick Swayze'nin aradığı gibi, hem kötü adamı öldürmek hem de manitayı son kez öpebilmek olmak zorunda değildir. Kimi zaman okey masasında yapılan ruh çağırma seansları bir hayaletin okeye dördüncü olarak masaya teşrif etmesiyle sonuçlanabilir ya da bazı hayaletler okeyde yenilmelerinin intikamını almaya gelebilirler (Bkz. Yukarıdaki foto. Geçen gün kalpten giden Hayrullah Abi'nin hayaleti ve kadrolu yancısı Selim.)

Böyle bir durumla karşılaşırsanız telaşa kapılmayın, asla korkmayın! Zira hem taş çalamadığı hem de elinde okey olsa bile dış atmak için dönüp duracağı için bir hayaletin oyunu bitirme ve hesabı size geçirme şansı oldukça düşüktür. Ne var ki, zaman sıkıntısı çekmediğinden istasyon olarak can sıkması muhtemeldir. Yancı hayaletler ise çay, sigara ve tost tüketemedikleri için çoğunlukla masrafsız olsalar da, "O taş atılır mı ya, babuş!" ve "Dur bak, okey çekecem sana!" şeklinde oyuna karışarak keyif kaçırabilirler.

Tüm bunların yanında hayalet, anasından ak süt gibi emdiği Türk diliyle kelime oyunu yapmayı seven her on kişiden dokuzunun favori kelimelerinden birisidir. Büyük Türk triphophopçusu Gökhan Kırdar Reis'in 2 nümerolü maddede geçen örnek sözlerinde ve kendi halinde takılan İrem kızımızın yanlış anlaşılan şarkısında olduğu gibi hayalet / hayal et ikileminde bolca kullanılmıştır. Sadece bir kez MC Hükümeti isimli bir rapçi kardeşimiz tarafından ereksiyon olamayan bir alkoliğin dramının anlatıldığı "Hay Alet!" isimli şarkıda farklı bir biçimde kullanılsa da, bu teklinin (single) pek başarılı olduğu söylenemez.

Madem öyle, sizi MC Hükümeti'nin kıymeti bilinmemiş şarkı sözüyle başbaşa bırakalım da, aklınız başınıza gelsin!


Hay Alet!

Beş yaşından beri içiyorum ben bu zıkkımı
Uğruna dövdüm, kovdum, boşadım üç karımı
Keyfim gıcır valla ama bi'şey eksik
Yine çok içtim, nafile, kalkmadı sik!
Sözlerim silahımdır, kelimelerim mermi
Mozaik misin bebeğim, yoksa mermer mi?
Performans dipte zaten kafanı kırarım! (Zenci gırtlaklı kız vokal: Kırar!)
Üstüne zehir zemberek rapimi saçarım! (Zenci gırtlaklı kız vokal: Saçar!)
Yarı yolda kodun beni, hay alet!
Halet-i ruhiyemi var sen hayal et!
Maykçek maykçek, oh yeah!
Başlatma maykçekine, MC Hükümetiyim arsızım;
Üstüne üstlük hem beceriksiz, hem iktidarsızım!
Deme bana, her erkeğin başına gelir!
Erkek dediğin zaten yok yere gerinir.
Hayalet olsam alet bu kadar kalkardı! (Zenci gırtlaklı kız vokal: Kalkar!)
En azından yüreğin korkudan hoplardı!(Zenci gırtlaklı kız vokal: Hoplar!)
Yarı yolda kodun beni, hay alet!
Halet-i ruhiyemi var sen hayal et!
Maykçek maykçek, oh yeah!

Dönüş

...

Eylül ayının 2.haftası. Özçağdaş Babil Börek Salonu, Elmadağ.

- Abi, börek salonunda buluşmayı bıraksak!

- Burası benim yeni evim, Danyal! Bunu kabullensen iyi olur. Burası benim için villalı bloglardan, yüzme havuzlu yalılardan, zengin şımarıkların fakir takaları taciz ettikleri sürat teknelerinden daha kutsal bir yer!

- Cemil Abi o değil de, çok dar ve sıcak...

- Bırak bu süslü lafları da, ne istiyorsun onu söyle!

- Blogu kapattığımızdan bu yana binlerce e-posta, mektup ve güvercin geldi abi. Halk şiddetle Kafa Yolları'nı geri istiyor!

- Güvercinler terastaki bitkilere geliyorlardır!

- Taşak geçmeyi bırak abi lütfen ya! Dönmelisin, okuyucu seni istiyor diyorum!

- Hayır Danyal, ben o işleri bırakalı çok oldu! Artık sakin ve huzurlu bir hayat sürüyorum. O sabahlara kadar uykusuz kalıp blog yazmalar, sonra da soluğu pavyonda almalar bitti! Ben bir ölüyüm, Danyal! Anladın mı, ben blog camiası için bir ölüyüm! Hancı, şarap getir!

- HÖ?

- Tamam tamam, ayran getir; ama şarap kadehinde olsun!

- Abi KYH'nin isim hakkını aldım! Hiç bir sorun kalmadı, kafana göre yazabilirsin artık!

- Oğlum, deli misin sen? İnsanlar 'Tükürdüklerini yalıyorlar!' demezler mi?

- İyi de abi; tükürük bizim, dil bizim, kime ne? Tamam sadece ve sadece bir iki kişi 'Açın şu blogu!' demiş olabilir, ama geri kalanların laf edeceğini sanmıyorum!

- Hımmm... Beraber dövdüğümüz martılar hala oradalar mı?

- Evet, aynı yerlerinde seni bekliyorlar! İnanır mısın 'Cemil Abi gelsin de bizi yine dövsün' der gibi bakıyorlar, mahsun mahsun...

- Anlamıyorsun, ben işe yaramaz bir blogçuyum diyorum sana! 2,5 yılın rakamları belli: Sadece 7.506 ilk sefer ziyaretçisi, 11.643 tekil ziyaretçi, 19.574 sayfa görüntülenmesi ve 23 takipçi! Diğer bloglar bu rakama bir yılda ulaşıyorlar!

- Valla abi, rakamlar yalan söylemez, haklısın! O zaman ben başka bir yazar arkadaş arayayım.

- Yuh, hayvan!

- N'oldu abi ya, ne yaptım yine?

- Bu kadar mı çabuk satıyorsun lan!

- Ama abi...

- Sus terbiyesiz! Böreğin ve ayranın parasını öde, gidiyoruz!

- Gidiyor muyuz? Hayırdır abi, nereye?

- Yeniden diriltmemiz gereken bir blog var, Danyal! Artık blog aleminin üzerinde yeni bir hayalet dolaşıyor!