Mücrim

Arapça. Sıfat.

- Suçlu, suç işlemiş olan, kuralların dışına çıkmış. Örnek: "Film-ül Zifir, mücrim şahsiyetlerin cüz'î hazlara intikâl emeliyle muhatap oldukları belâları anlatan hikâyelere addedilen münhasır isimdir."


Cürüm, suç ve günâha denk düşen Arapça bir kelimedir. İnsanın toplumsal, hukuki ve dinsel alanlar tarafından belirlenmiş meşru haklarından ötesinin peşine düşmesine denk düşen bu kavram için, insanlık tarihinde adı geçen bütün kanunlarda, kuralların çiğnenme şiddetine göre belirli cezalar öngörülür.

Bu kuralların meşrulukları hayattan ne bok anladığımıza göre değişse de, buradaki mesele toplumsal düzeni çiğneyen insanların (mücrim) o toplumsal düzen tarafından hak ettikleri cezaya çarptırılmalarıdır. Kimi zaman bir daha yapmamaları sağlanır, kimi zaman dışlanır ve aidiyetlerini yitirirler, kimi zamansa tamamen silinmek üzere urgana ya da katran ve tüye mahkum olurlar.

Sözgelimi film noir denilen sinema akımı bu ehl-i cürümün başına gelen türlü belâları anlatır. Yahudi anlatısındaki Lilith karakterinden türeyen bir femme fatale'nin kucağına oturan erkek karakter türlü densizlikler yapar ve sonra da ebesini örekisiyle tanışır. Bu karakter, film ahlâkı tarafından da asla affedilmez; ya ölür ya da mahpusta çürür.

Ancak film noir örneklerindeki bu ahlâkçı yaklaşım her ne kadar eleştirilse de, bu filmler bu mücrim insanları yaratan koşulları ortaya koymaları açısından en dürüst ve açık metinlerdir: Ya aşık olursun o dert uğruna saçmalarsın, ya da sağda solda gördüğün zenginler gibi olmak istersin! Ancak yeterli toplum sana sınıf atlaman için gerekli olanakları sunmuyorsa yapacağın tek şey onun kurallarını kırmaktır. İşte burada sıçarsın hacı! (Filmlerin ahlâk dizgesi babında.)

Cürüm kişinin işlediği suçtur, cereme ise dilimize bir başkasının hatasının bedelini ödemek olarak geçmiştir. Arapça ile İngilizce'nin aynı dil gurubundan olması sebebiyle ceremeyi, crime kelimesine denkleştirme cüreti sizin hayal gücünüze kalmış; ama ve lâkin, insanın başkalarında gördüğünü istemeye eğilimi düşünülürse, aslında her cürüm bir ceremedir! Şu çalıştıkları bankaları dolandırıp ortadan kaybolanlar neden bilmeme nerede beş yıldızlı tatilller yaparken yakalanıyor sanıyorsunuz? Üç kuruşluk maaşlarına tezat olarak ellerinden milyonlarca lira geçen memurların karıştıkları suiistimal olaylarında, şöhretlerin lüks hayatlarına duyulan özlemin payı yok mudur sizce? "İyi de hakim bey, toplumun hiç mi suçu yok!"

İslami terminolojide ise mücrim, Allah'ın varlığını inkar edendir ki aslında günahının kaynağı büyüklük taslamasıdır. Cehenneme gidecek olan bu arkadaşlar (içinizde gerçekten kafadan cennete gideceğine inanarak büyüklük taslayan var mı?) sapıklık ve çılgınlık içinde olarak tanımlanır.

Bu minvâlde İsa, Mecdeli Meryem'i fahişeliğinden ötürü taşlamak isteyen ahaliye "Hanginiz cürümden muafsa ilk taşı o atsın!" demiş olsa gerek. Zira her devirde, cürüm işleyenler kendi kabahatlerini iyi sakladıkları sürece, suçları açıktan bilinen insanları taşlamakta beis görmemişlerdir. Kim bilir belki de arınma işlevi (Aristocu anlamda katharsis) vardır bunun: Bir başkasını taşlarken, kendi günahlarımızı lanetlemek için taşıyıcı bir beden buluyoruz. İsa'nın bütün dünyanın günahları bir masum olarak çekmesi de, hacca gidenlerin en büyük günahkar olan şeytanı sembolik olarak taşlamaları da aynı zihniyetin ürünüdür.

Peki ya dostum, bir insanı herhangi bir cürmünden dolayı suçlarken bize kendi cürmünden de bahsedecek misin?

Gönül telimizi cürüm cürüm inleten bir şarkının sözleriyle bu maddeyi de bloga hapsetmenin haklı gururunu yaşıyoruz.


Kimseye etmem şikayet ağlarım ben hâlime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime
Perde-i zûlmet çekilmiş, korkarım ikbâlime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbâlime

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Peki Ofsayt Osman mücrim midir Hakim Bey?

"Yani öğretmek gibi olmasın ama kimsenin on parasına dokunmadım. kimsenin emniyetine yani böyle bir halel getirmedim. Ama o küçük kız.. .Ya iki güne kadar gitmezse ölecek dediler hakim bey. Böyle bir şey... Hani saksıda çiçek gibi şu kadarcık. Sen olsan ne yapardın hakim bey ? Ya siz...Ölecekmiş, ölmesin dedim! Bir can kurtulsun dedim. Bütün hayatımda ofsayt dediler, bir işe yaramaz, sümsük dediler, varsın yine desinler dedim. Hayatımda bir defacık bir kız sevdim, onu da kaybedeyim dedim. Hayatımda bir kerecik bir şey kazanacak oldum onu da kaybedeyim dedim. Tek, bir can kurtulsun dedim. Çocuğu kurtaracak kadarını aldım, üst tarafına el sürmedim. Fena mı oldu? Sizler, hepiniz...hepiniz, hepiniz hakem olun abiler... ya bu maç be. Tıpkı bir maç. Ama böyle hayat sahasında oynanıyor. Oyuncuları bizleriz. Topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. ben, ben Osman. ofsayt Osman. Söyleyin be... Allah rızası için söyleyin. Gene mi atamadım golü ha? Bu da mı gol değil be?"

hiç dedi ki...

Mehmet Bey Kardeşim,

O müstesna zekanızın pırıltılarından çıkan bu örneği ibret içinde okudum. Öyle ki 4.dubleden sonra bu geceyi nihayetlendirmeye karar vermiş olduğum halde, bana bir duble daha içirtiyorsunuz şu anda.

Ofsayt Osman Bey'in hadisesi, müessif ve müessir bir vakıa olmakla beraber mücrimliğin en saf haline işaret eder. Zira Osman Bey, ne Allah'a karşı bir büyüklük iddiasında bulunmuştur, ne de kanunları kendi egosunun keyiflerini tatmin için çiğnemiştir.

Mesele cürüm müdür, evet cürümdür. Ancak güzel kardeşim; Ofsayt Osman, bizim Mecdeli Meryemimizdir! Taş attığımız orospumuzdur! Bu fahişenin Hıristiyanlık önemi (İsa'nın çocuğunu taşıdığı iddiaları bir yana), aslında 11 havarisinden daha fazla ona inanmasında yatmaktadır. Asıl inanan olduğu ve her şeyini o adam için sunduğundan fahişeliği hor görülmemiş ve karanlık bir azize değeri görmüştür.

Osman'ın cürmü bizden fazla değildir kanaatindeyim. Ki asıl mesele, neden hiç birimizde Ofsayt Osman olabilme götünün olmadığıdır!

Ne var ki bunlar benim bok yemelerim. Ama ve lakin filmdeki hakim de benimle aynı görüşte ki "Ofsayt değil ulan!" diye gaza gelmek suretiyle Osman'ı affettiğini hatırlıyorum.

Hakkımızda hayırlısı olsun!

Adsız dedi ki...

peki biz (sen blog sahibi olarak ve ben o blogun okuru olarak) şimdi niye başkasının cürmünün ceremesini çekiyoruz sevgili hiç?

lili

hiç dedi ki...

valla şaşkınlıkla olayı izlemekteyiz sevgili lili.

allah akıl fikir versin diyeceğim ama yeteri kadar akıl nakli olabilir mi bundan şüpheliyim!