Seks

Fransızca. İsim. (Biyoloji)

1- Cinsiyet.Örnek:

-Ankara'ya onbir arabasına yeriniz var mıydı?
+ Kaç kişi?
- Bir
+ Hangi seks? Bay, bayan?
- Bayan seks!
+ Bayan seksi kalmamış ama bir bay seksi yanı var, yerseniz!
- Olur mu öyle şey canım! Yolda neler olur kim bilir, karımı bay seksi yanına oturtmam!


2- Tartışmalı. Cinsel ilişkinin akla düşmesinden, eyleme dönüşmesine kadar geçen süreç. Örnek: "Bazen seksin asıl önemli bölümünün yatağa gidene kadar olan arzulama evresi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca gün boyunca ortalama bir erkeğin aklına en az yüz defa seks yapmak geldiğini biliyor muydun Cemil abi? Cemil abi hayrola, daldın. Beni dinliyor musun sen?"


Ağustos ayının eski adının, altıncı ay olmasından dolayı, Sextilis olduğunu söylemiştik. Öte yandan 6 müzisyenden oluşan gruba Sextet, aynı anneden doğan 6 kardeşe Sextuplet, 6 tane onyıl görmüş kişiye Sexagenarian (Arapça'daki 'fi tarihi'ne denk düşüyor) dendiği göz önüne alınacak olursa; bu kelimenin İngilizce'ye six olarak geçen Latince 'sex'ten geldiğine şüphe kalmaz.

Ancak bizim seksimiz (yani bu maddenin konusu anlamında), Latince 'sexus'tan türemiştir ki bu kelimenin kökeninin seco(bölüm, ayrım) olduğu iddia edilir. (İngilizce section da bu kelimeden doğmuş.) Yani bugün kullandığımız Arapça cinsiyet kelimesinin Batılı karşılığı ayrım, bölümlenmiş anlamına gelir ki aslında bunun yine 6'dan türeyen ve dairenin altıda birlik bölümünü ölçmeye yarayan sextant'tan kavramsal anlamda farkı yoktur.

Cinsiyetin bölüm olduğu iddiası, bunun ardında bir bütün olduğu öngörüsüne dayanır. Yahudi-Hıristiyan mitolojisinin altında bastırılmış halde varlığını sürdüren Batı paganizmine göre, kadın ve erkek başlangıçta tek bir varlıktı (hermafrodit) ve sonradan gerçekleşen bir denyoluk yüzünden ayrılmak zorunda kaldılar. Bu bakış açısına göre o günden bu yana uhrevi kabul edilen aşk ya da hayvani olarak görülen seks ile öteki yarımızı arar dururuz. Bu mitoloji, bir gün onu bulduğumuzda yine o kadim duruma geçip şu koskoca evrendeki yalnızlık ve eksiklik hissini gidereceğimizi söyler ki bu da elmanın öteki yarısı denilen duruma denk düşer, muhterem Lacancılar! Ha, eğer siz de "ben bunu yemem aga!" diyenlerdenseniz Alaycı Yalnızlar Kulübü'ne çoktan kayıt yaptırmışsınız demektir!

Aşkın ve seksin altında yatanın yeniden bütünlük sağlamak olduğu tartışma götürse de, elimizdeki şu bilgi kesindir ki; seks üremeye yarar! Evet, şaşırtıcı değil mi!? Ben de ilk duyduğumda şaşırmıştım. (Derin derin nefes alınca bu panik durumu geçiyor.) Bundan dolayı bitkiler de, hayvanlar da seks yapar. Seks yapmayan insana, dişiyse frijit, erkekse abazan deriz ve onlara kabuklu yemiş atmaktan imtina eder, mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışırız. Çünkü seks yapmayan insanın aklı başında değildir. Şu güne kadar peşinde inançlı kitleler toplamaya çalışan peygamberlerin %50'sinin, yeryüzünü kurtarmaya çaba sarf eden kahramanların %70'inin ve kömürle oy toplamaya çalışan politikacıların %90'ının seks yapmadığı saptanmıştır. Seks yapmayan insan delüzyonel olur, delü olur, manyak olur! Yaptığı çorba mekruh, sağdığı inek mundardır.

"İnsanlar birbirlerinin yüzlerini görerek seks yapan tek canlıdır. Bundan dolayı hayvanlar ürer, insanlar sevişir" iddiası ne kadar doğrudur bilemiyorum sevgili seks bombaları, ama biraz Schoepenhauer okursanız adamın gerçekten de inandırıcı bir karamsarlığı olduğunu göreceksiniz. Fakat biz insanlar için (ister düzgün ister şerefsiz olalım) seks sadece boşalıp üremek için yapılan bir sipor değildir. 2.5 milyon yıl önce, yaşadıkları ereksiyonun ağaçtan muz düşürmek dışında başka bir işe de yaradığını keşfeden homo erectus'tan sonra seks konusunda uzun bir süre değişiklik olmadı. İnsan evladının oral seksi bulması Yontma Taş Devri'ne denk düşse de, dişler daha önde ve keskin oldukları ve taşı yonttukları için bu yenilik Cilalı Taş Devri'ne kadar popülerlik kazanamadı. (Yoksa siz 'cilalı' lafının bildiğimiz taşla mı ilgili olduğunu sanmıştınız?) Kadınların vücuttaki bazı tüyleri istememeleriyle başlayan Cillop Taş Devri'nin teşhircilik ve röntgenciliği arttırmasıyla erkekler sekse daha düşkün olmaya başladılar, ama kadınlarda bir değişim olmadı. Ta ki ön sevişmenin, 50'lerde Amerika'da faaliyet gösteren bir firmanın, ürettiği halı yıkama makinesi için ilk kez "ön ödemeli kampanya" başlatmasının hemen ertesine bulunmasına kadar...

Onu bunu bilmem de çatıda tepişen martılara, "Gençler anahtarı vereyim, evi siz kullanın" deme isteğini sıklıkla duyduğumu ifade etmek isterim. Bir gün evin çatısını alıp götürecekler ve dairemi kabriyo yapacaklar, orası kesin! Fakat onların (onlarla beraber tüm hayvanların) seks konusundaki rahatlıklarını hangimiz kıskanmıyoruz ki? Sokakta çiftleşen (aslında doğru tabir tekleşen olmalı) köpekleri görünce hanginiz içinden, "Lan keranacılar çok ballısınız ha! Oooh misss gibi püfür püfür!" demiyor? Bizim toplumsallığımızla şekillenen, bastırılan ve travmatize edilen cinselliğimizle kıyaslandığında hayvanların rahatlığı ürkütücü geliyor. Evet, düzeyi ne olursa olsun uygarlık denilen zamagingonun da bir bedeli var kuzum! Travmatik başlayan hangi deneyimin sağlıklı devam etmesini bekleyebilirsiniz?

Memleketi ve kültürünü düşününce seks konusundaki sınırlamaların, koşullandırmaların ve hatta ikiyüzlülüğün, her iki cinsiyet için de (kadınlarda tabii ki kat be kat fazla olmak üzere) bu konuyu nasıl travmatik bir soruna dönüştürdüğünü görebiliriz. Bu sorunu doğuran, karşı cinse ulaşmak zorlaştıkça seksin gizemlileşmesi, her iki cinsin gözünde de git gide büyümesidir. Seksin altında yatan üreme işlevinin insan nesli için ne kadar önemli olduğu aşikar olsa da, farklı kültürlerin geliştirdiği tavırların aynı olmaması meselenin hem biyolojik hem de toplumsal olduğunu gösterir. Ancak hangi durumda hangisinin etkili olduğunu belirlemek pek de kolay değildir. Sözgelimi, cinsel çekiciliği yaratan dış görünüş, koku, ses tonu, kendini ifade etme biçimi vb. etkiler, en yalın halleriyle, iki kişinin tamamen biyojik bir çekime kapılmalarını ve seks yapmalarını sağlar mı? Yoksa bu özelliklerin her birine geçmişten gelen anlamlar yüklediğimiz için gayet kişisel bir seçim sürecinin ardından mı karşımızdakini çekici buluruz? Neden seksten sonra pek çok erkek öküzleşir, pek çok kadın "ben sana bir hazine verdim" havasıyla otomatik tribe bağlar? Bunlar tamamen kültüre mi bağlıdır? Yoksa erkeklerin milyonlarca adet değersiz spermlerini saçma hevesiyle daldan dala atlamaları ve kadınların ayda bir kaç tane ürettikleri, döllenmediğinde acıyla atmak zorunda oldukları yumurtalarının işin içine karıştığı seks eylemini böylesine değerli görmeleri biyolojik kodlardan mı kaynaklanmaktadır?

Yanıtı bulmamıza çok az kaldı sevgili seksapeli şahane okuyucular. İnanın uygarlık tarihi boyunca bunu ilk bilen siz olacaksınız.(Yeminle!) Fakat o zamana kadar şunu bilin ki seks candır, canandır, cilloptur, kelimenin gerçek anlamıyla ohştur. Adrenalin, serotonin ve oksitosin salgılanmasını arttırarak cildi gergin, insanı ferah, rahat, genç ve dinç tutar. Uzun süredir seks yapmayan insanlar asabi, fevri ve buruşuk (ya da buruşuk oldukları için mi seks yapmıyorlardı?) olurlar. Ayrıca etleri tatsız bir şekilde gergindir, ne yahniye gelirler ne soteye.

Size güzel bir emme gömme hizmeti yaparak bu maddeyi, seks kelimesine verilen farklı adları inceleyerek kapatıyoruz. Yapımda ve yayında emeği geçen bütün KYH çalışanları olarak "tüm cilveleşmeler, önsevişmeler ve oral seksler sizinle olsun!" diyoruz. Seksle kalın sayın okurlar!


Nötr: Seks yapmak.
Teknik: Cinsel ilişkide bulunmak.
Romantik: Sevişmek.
Mistik: Yükselen enerjilerin kutlu buluşması.
Askeri: Üremek.(Bkz. Asker ocağındaki üreme dersleri)
Tıbbi: Coitus.
Manastırda: Culpa (Mea maxima culpa!)
Dinci: Cim'a.
Geleneksel: Mercimeği fırına vermek.
Küfür: Sik(iş)mek.
Argo: Ağzını ayırmak, altüst böreği olmak, bafile(ş)mek, bandırıp yemek, dayayıp döşemek, delik doldur(t)mak, düz(üş)mek, emiş gömüş, fikfik, fikifoto, fiksik, fitifiti, gölge yapmak, iş pişirmek, işlem yapmak, kuyudan su çekmek, masaj yap(tır)mak, mekik çekmek, o işi yapmak, pilesenta muhabbetine dalmak, sorti yapmak, şeker ezmek, şet(tir)mek, toksin atmak, tokuşmak, vidaları yağlamak, yatak yapmak, yekpare olmak, zerzevatı suya bastırmak.

(Görüldüğü gibi argonun gücü tartışılmaz. Argo örnekleri konusundaki kaynağımı bir sonraki maddede açıklayacağım.)

4 yorum:

Adsız dedi ki...

valla uzun bir aradan sonra,bahsi geçen konubaşlığına dün kavuşmuş biri olarak, salgılattığı bütün hormonların etkisindeyim ve tamamen katılıyorum yazdıklarınıza ve hatta yazık manyak geçen 1,5 yılıma ve hatta bu yazıyı okuduktan sonra ve güzel bir seks sonrası etkileriyle düşünüyorum orji filan nasıl ola ki?:P

hiç dedi ki...

sizi beklettiğimi bilseydim bu konu başlığını öne alırdım vallahi!

salgılattığı hormonların etkisinde olmanızdan taze taze sevişmiş olduğunuzu tahmin ediyorum. ancak "manyak geçen 1.5 yıl" konusunu anlayamadım.

orji konusuna gelince bir takım arkadaşların taksim meydanında böyle bir etkinlik yapmayı planladıklarını duydum. ama yılbaşlarındaki izdiham düşünülecek olursa böylesi bir orjiyi pek tavsiye etmem.bunun yerine belki antik roma yaşantısı üzerine okuyup hormonal vaziyeti tahmin edebiliriz.

yorumunuz için teşekkürler pek muhterem beşamel sos.

Adsız dedi ki...

ben teşekkür ederim guzel düşünce sisteminizi blogunuzla bizlerle paylaştığınız için,

"Çünkü seks yapmayan insanın aklı başında değildir." sanırım bu lafınıza istinade söyledim o sözü elbet manyaklıkla bir değldir de taze bir sevişgen olarak yorumlardaki ince nuansları görememi affedersiniz diye düşünüyorum...

tekrar teşekkürler!

hiç dedi ki...

o sizin düşünce sisteminizin güzelliği efendim.

sağlıcakla...