Kök

I

Türk malı. İsim

1- Bitkileri toprağa bağlayan, onun içinde yayılan ve bu sayede bitkinin topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz dip kısım, temel, esas. Örnek: "İnsanın bedenin köksüz olması çok enteresan! Sahi senin kökün nerede be Cemil abi?"

2- Şerefsiz mecaz. Bir kimseyi ya da bir şeyi bir yere, bir kavrama bağlayan manevi temel güçlerin bütünü, kaynak, köken, öz. Örnek: "Modern zamanların en büyük karmaşasını ve aslında doğurganlığını yaratan, insanların artık köksüz hissetmeleridir ki bu da yersiz yurtsuzluk kavramının en kaba haline denk düşer."

3- Dilleme bilgisi. Kelimenin her türlü ek, süsleme, pasafı çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü, ne kadar parçalarsan parçala özde kalan anlam. Örnek: "Bütün kelimeleri parçalıyorum özenle ve ne tuhaf ki sen kalıyorsun hep kökünde..."

4- Kimya. Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak böyle bir dallamalık yapılsa da birçok tepkimede nitelik değiştirmeden geçebilen atom kümesi. Örnek: "Atomun kümesi olur mu demeyin lütfen Ayla hanım! Sizin tavukların ve horozların köküne dair önyargılarınızı duymak istemiyoruz!"

5- Matematik . Bir denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer. Örnek: "Hadi ben matematik yüzünden mühendislik fakültesinden atıldım, sen ne bok yemeye bir örnek bulmuyorsun be TDK!"


II

Farsça. İsim. Müzikal mevzular.

- Sazı kurmaya yarayan burgu, kulak, sap. Örnek:"Tut şu kökü sonra da doğru ses gelene kadar çevir! Evet, evet oluyor. Devam et..."


Kökle ilgili tek mesele, kesinlikle, köksüzlüktür. Kök, köksüzlerin derdidir; zira, köklerini bilenler için bu kavram çoktan aşılmış bir nehirken; köksüzler için durmadan dönüp aranılan bir rüyadır.

Ne var ki kök, insan evladının yarattığı bir kurgudur. Aidiyetimize dair ürettiğimiz bir anlamdır ve her anlam gibi üzerinde uzlaşıldığı kadar geçerlidir. Bu uzlaşma ne kadar insan tarafından onaylanıyorsa o köke karşı olan aidiyet o derecede anlamlı bir kimliğe dönüşür. Sözgelimi siz çıkıp kökünüzün Kamçatkalı Kereviz Sevmez Satanist Duvarcılar'dan geldiğini iddia ediyorsanız, en fazla bir karikatüre konu olursunuz, kimse kimliğine sallamaz!

Peki köke neden ihtiyaç duyarız sevgili evlad-i Fatihan, pek muhterem Cengiz Han dölleri, hayran olunası Mu Uygarlığı'nın çocukları?

Yanıttan tam emin olamamakla beraber bir KYH cemaati olarak şu ihtimali önemsiyoruz: Hayat, bir uçurumun kenarında bir köke tutunarak asılı kalmaktan başka birşey değildir!

Şöyle ki: Aynen doğuşumuzun kesinliği kadar ölümümüzün de kesin olduğunu biliyoruz. Ve bu iki olayın arasında evrenin bize karşı neredeyse adam-be-sen-de seviyesinde lakayt olduğunun köpek gibi farkındayız. İki hiçlik arasındaki bir piçlik durumunun insan evlat acısı gibi koymasını geçelim; doğal kaynaklarımızın sınırlı olduğunu inanıyoruz ve bunları ölümlülüğümüzden mümkün olduğunca kaçabilmek adına doğayla ve diğer insanlarla (hem içgüdüsel hem de toplumsal olarak) savaşmak zorunda hissediyoruz. İşte bu ahval ve şerait altında kök kavramı bize hem hayatın anlamsızlığını unutma, hem de başka insanlarla anlam yaratma olanağı sunuyor. Uygarlık tarihi de -kısaca- bu kökleşme çabasının, kökleşirken köleleşmenin tarihidir!

Köksüzlüğüne kılıf uydurmak öyle aciz bir çabadır ki insanlara belirli bir kök üstünde uzlaşmak asla yetmez, mikro-kökler icat etmek zorunda kalırlar. Fanatizme konu olan herhangi bir alanı düşünün: İslam ya da Yahudilik, Fenerbahçe ya da Galatasaray, PC ya da Mac, Müslüm ya da Ferdi, ODTÜ ya da Boğaziçi, FIFA 2009 ya da PES 2009 fark etmez; insanların delicesine sarıldıkları her kimlik mikro-köklerle şu dünyaya daha fazla tutunma çabasıdır. Bu yüzden her kimlik, saçma olduğu kadar işlevseldir.

Bir maddenin daha dibini eşelemiş olmanın gururu içinde KYH camiası olarak birbirimize bağlıyız, yamuk yapan olursa cümbür cemaat mekanınızı basıp size hacamatın ne olduğunu gösteririz, o derece!

Size duygusal bir şiirle veda etmek isteriz. Şahsen ben son zamanlarda duygusal şiirlere çok sık rastlar oldum. Sanırım hassas adam modeli ile kız tavlamaya çalışmak yeniden moda oldu. Yeminlen böyle bir amacım yok, sadece modaya uyayım dedim. İşte o gönül titreten dudak büzdüren duygusal şiirim:


Kök Deyip Geçme, Tanı!

Hepimizin kalpleri kırık,
Düşlerimizi suluyoruz
Kendi kanlarımızla!
Uçurumun kenarında,
Bir köke tutunmuş
Umarsız kaderimizin
Kırık aynasında
İmgeler çoğaltıyoruz!
Hasretle yeşertiyoruz
İmkansız aşklarımızı.
Yitikleşince esrik gülüşler,
Köke daha da sarılıyoruz!
Kök sertleşiyor gitgide,
Sertleşiyor tutunduğumuz...
Bir de bakıyoruz ki
O şey aslında kök değil,
Laaan laaan, siki tutmuşuz!

Cümlenize,
Saygılarımla!

Hiç yorum yok: