Benlik

Türk malı. İsim

1- Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu diğerlerlerinden ayırt edip kendisi yaptığına inanılan özellikler, kendilik, şahsiyet. Örnek: "Sui generis, nevi şahsına münhasır demek ya Cemil abi, gerçekten bu mümkün mü yoksa her bir benlik farklı parçaların kombinasyonundan ortaya çıkan bir tür kolaj mı anlayamadım! Denek hayvanı gibi hissediyorum bazen Cemil abi, beni anlıyor musun?"

2- Kendi kişiliğine önem verme, kişiliğini üstün görme, kibir, gurur. Örnek: "Her daim benlik davasına kalkışanın cezası, ömür boyu o benliğe mahkum olmaktır."


3- Ben denilen çoğu doğuştan gelen, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartıların gece uyumadan önce konulduğu kap. Örnek: "Hanım, benliğimi nereye koyduğumu hatırlamıyorum! / Orada bir yerdedir beeey! / Hay kadın daha benliğimin yerini bile bilmiyorsun ya!"


20.yüzyılda Batı dünyasının yetiştirdiği üç bilgeden biri olan Albert Einstein (diğer ikisi Carl G.Jung ve William S.Burroughs'tur) şöyle diyor: "Bir insan, ancak kendi dışında yaşamaya başladığında gerçekten yaşamaya başlamış demektir." Einstein'ın boşa sallayan bir insan olmadığı düşünülürse, bu söz dikkate alınması gereken bir ifade olarak insanlık tarihine (arılar kaybolduğunda ne olacağına dair öngörünün hemen yanına) yazılmalıdır.

"Einstein'ın bu sözü, modern hayatın içindeki örgütlenmelerin bir ürünü olarak kabul edilen modern benliğe aykırı bir yaklaşımı mı barındırır acaba?" diye kendi kendine soranlarınız olduğuna eminim. Açıkçası ben sordum ve pek bir faydasını görmedim. Neden? Çünkü "ben" sordum, kendimin dışına çıkıp, kavramlar arasında yüzerek yapmadım bunu. Gayet bencil bir şekilde, kendi geçmişimi ve geçmişimle beraber sırtıma yüklenen deneyimleri taşır haldeyken sordum. Oysa Batman Begins'te genç Wayne'i eğiten Ra's Al Ghul'ün sözünü dinlemiş olanlar, ancak kendinden çıkıp bir kavram olmayı başarınca evrenin daha iyi algılanabileceğini biliyorlar. (Ha, Al Ghul abi bunu ne kadar becermiş, orası muallakta.)

Batı uygarlığı benliğe dair her türlü olağandışı durumu, tedavi edilmesi gereken hastalıklar olarak görmüştür. Zira dinin tasvir ettiği erdem yolunda dogmatik bir iyi-kötü ayrımını yapamayan bünye, teolojinin toplumsal düzeni korumak adına kullandığı ceza-ödül, cennet-cehennem ekseninin meşruiyetini tehlikeye sokar. Kimi zaman muafiyete sokulan, kimi zaman "halihazırda günahkar" olduklarına inanılan, kimi zamansa iyileştirilip tanrısal ceza-ödül mekanizmasının içine çekilen hasarlı benlikler, daha ilkel dinlerce iyi ya da kötü doğadışı varlıklarca ele geçirilen -kimi zaman kutsal oldukları için yüceltilen- ruhlar olarak görülürler.

Algılama ya da yaptırım ne olursa olsun her toplumsal düzen, kendi işleyişini sürdürmek için benlik üzerinde hakimiyet kurmak zorundadır. Bu hakimiyet tesis edilirken de, normal benlik kriterlerine uygun olmayanlar dışlanır, hırpalanır, çekiştirilir, elektroşoklanır, düzeltilir, düzelmezse yok sayılır, istatistiksel olarak eğrinin "anlamlı" alanının dışında bırakılır.

Benlikle ilgili hasarların en kötüsü ise şüphesiz benlik yitimidir ki, TDK bu kavramı şöyle açıklıyor: "Kişilik duygusunun ve benlik bilincinin yitirilmesi ile beliren ruh hastalığı." Wikipedia'nın sağladığı bilgiye göre; "Benlik yitimi, insanın kendini benliğinden sıyrılmış olarak görmesi, duymasıdır. Çeşitli şekilleri vardır: kendini yabancı sayma duygusu, bedensel veya ruhsal kişiliğin yitimi ve gitgide tüm şahsiyetin değişmesi. Bu hastalık bir şizofreni belirtisidir. Bazı hallerde bunu psikasteni hastalarının kendini noksan görme duygusundan ayırd etmek güçtür.Benlik bireyin kendini algılaması, değerlendirmesi ve yorumlamasıdır."

Aranızda benliğini yitirince ne yapacağını bilmeyenler olabilir. Öncelikle telaşa kapılmayın. Sonra, benliğinizle en son dolaştığınız yerleri bir daha gezin, kapı arkalarına ve sehpa altlarına bakın. Yine bulamazsanız eşe dosta benliğinizi yitirdiğinizi söyleyin, sizi ciddiye alırlarsa beraber arayabilir ve bulma şansınızı arttırabilirsiniz. Bu çabaya rağmen benliğinizi bulamamışsanız en yakın karakola uğrayıp bildirimde bulunun. Öte yandan benliğiniz çalınmışsa işiniz zor demektir. Zira benlik mafyası genelde çaldığı benlikleri parçalayıp yedek parça olarak kullanmasıyla ünlüdür. Fakat şanslıysanız benliğiniz, biraz hor kullanılmış olsa da, şehir çöplüğüne atılmış şekilde bulunabilir. Biraz kaporta işi, biraz da rektifiyeyle yeniden cillop gibi bir benliğe kavuşabilirsiniz.

Tüm bunların yanında tasavvufa göre, aynen Einstein'in vurguladığı gibi, benlik insanı evreni algılamaktan alıkoyan at gözlüğüdür. Burada kastedilen benlik yitimindeki gibi geri dönüşsüz bir kaybediş değil, "Ne akilem ne divane" dizesinde olduğu gibi bir tür vecd, kendinden geçme (ekstasis) ve tanrının kişinin içine dolması (enthusiasmos) halidir. Zira benlik, daha önce de bahsini ettiğimiz kesret (ikilik) algısını yaratmak suretiyle, hakikat olan vahdeti (birlik) örten bir kandırmacadır. O örtüyü kaldırıp hakikati görmek ve yaşamak (fenafillah mertebesine ulaşmak) için, nefs olarak adlandırılan benliğin sınırlamalarından kurtulmak gerekir. Bunun için de tek yol aşktır!

Şeyh Edebâli, Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu olacak gence şunu öğütlemişti: "Öfke benliğin yemi, en lezzetli gıdasıdır. Benlik semirdi mi irade yok olur gider. İradesi zayıflayanın ruhu intihar eder. Posalaşmış bir beden taşımak ne ağır zillet, ötelere kapalı bir ruh taşımak ne büyük ihanet." Velhasıl-ı kelam, hangi dünya görüşüne mensup olursanız olun, insanların başlarına gelen pek çok belanın kökeninde benlik davası yatar. Öyle ki kitlelerin sefaletinin sürmesinde, hepimizin kendi benliğini kurtarma derdi yok mu aziz konformistler?

Benlik nedense bu sözlüğün ana temalarından birisi gibi durduğundan, tek maddeyle eritemeyeceğimiz kadar kallavi bir konudur. Bundan dolayı zaman zaman benlik mevzuna dönmemiz kaçınılmazdır. Bu minvalde, maddemize en bir uygun dadaist bir şiirle göz önünden yitiyoruz:

Tavşan!
Şeftali!
Asfalt!
Tretuar!
KGS!
İGS!
Hop!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Defalarca kaybolan hayatımın
İzlerina rastladım
Tüm yolların kesiştiği mekanda
Sensizliği anladım

Tüm benliğim ölse de;
Yaşam nedir unutmaz
Tüm sözlerim ölse de;
Gurur nedir unutmaz
tüm benliğim ölse deeee....

diye uzayıp giden bir "kargo" şarkısı da vardı yıllaaar öncesinden. öle aklıma geldi platformu da buldum paylaşayım dedim.