Cemaat


     
      1
      1   1
    1   2  1
  1  3   3  1
1  4   6  4  1


Arapça. İsim.

- Soy, sop, din, dil, ırk, ülkü, süperinsan vb. bir ortak noktanın etrafında toplanan, başkalarının yardımı olmadan toplanamadıkları halde kendilerini nimetten sayan insanların oluşturduğu topluluk. Örnek: "-Cemaatler sadece firavun yaratırlar. Çünkü her cemaat piramit şeklinde örgütlenir değil mi Cemil Abi? + Evet Danyalcığım. Bu arada temiz çamaşır ve sigara dışında bir ihtiyacın var mıydı?"


Bir korku-gerilim filminin tek numarası, izleyicinin tahmin edebileceğinden bir adım ötesini ortaya koyduğunu iddia etmesidir. Filmin başı, insanların bir araya gelme nedenlerinin vahşi bir dünyanın zalim çemberinde hayatta kalmaya çalışmalarıyla başlar. Devamında bu gruplar arasında çok çatışmalar, çok atraksiyonlar, maceralar, kanlar, vahşetler olur. Fakat filmin final sürprizi olarak insanların ta en başından beri bu sinsi planda beraber olduklarını öğrenirsiniz. Hani filmi beraber izlediği insanlara "Yeminle ben anlamıştım! Çok basit bi' filmmiş ya" der ya insan, hani ıssız bir sokaktan geçerken götü tutuşur da bir şarkı söyler ya, ama eve dönünce imdb.com'a girip "Wow gorgeous!" yazar ya, işte öyle birşey!

Meseleye bu açıdan bakıldığında, 'cemaat'e üye olmayan bir insan yoktur. Bir aile, bir sülalenin içinde doğarız, arkadaşlar ediniriz, sevgililer yaparız (bazıları kilden lateksten), 
çocuklar çıkartırız, onları büyütürüz. Önce altımıza sıçmaya, sonra altlarına sıçan başkalarıyla aynı kliniklerde kalmaya, nihayetinde de aynı duvarın sınırları içine gömüldüğümüz diğer suskunlarla kaynaşmaya başlarız... İşte bu süreçler bizi kendi meşrebimize uygun dostlar edinmeye, birbirimizi kollamaya, ortak düşmanlara saldırmaya iter. Zira onlar bizim kutsal değerlerimize, ortak yaşantımıza, inançlarımıza, adetlerimize hakaret etmişlerdir. (Hayır, toprak iste vereyim!)  Onları def ederiz. Def edemezsek, "Yenildik ama ezilmedik!" deriz.   Cemaat duygusuna öyle muhtacızdır ki; öldükten sonra bile -insan eti yemenin caiz olup olmadığını sorgulamadan- zombi cemaati olarak geri gelebiliriz. 

Peki bu cemaatlerden hangisi haklı aziz okuyucular? Hangi cemaat, diğerleri batıla sapmış iken hak yolunda ilerliyor? 

İmdi şom ağızlının teki bu sorunun yanıtı babında, "Arapça'nın en keyifli özelliklerinden birisi, birbirinden çok farklı anlamlara gelen gürültülü ve ünlü kelimelerin munis ve ünsüz köklere dayanmasıdır" dese; ardından da cemcemaatcumacami gibi kelimelerin cima kelimesiyle aynı kökten türediklerini ifade etse; Ortak Doğu'nun bilinçaltında yatan gaydırıguppak niyeti kör göte parmak sokarcasına ifşa etmiş olmaz, değil mi rektal tuşesiz okuyucular? 

Bu bize cümle cemaatin yapı ve amaç açısından dünyevi olduğunu göstermez mi? Pek çok cemaat aksini iddia etse de, aslında uhrevi bir güzellik peşinde olan bir cemaatin bulunmadığını belletmez mi? (Kaldı ki pek çok din, öte taraftaki yargılanmanın bireysel olacağını söyleyerek kendilerini ihbar etmişlerdir. Fakat nato kafa nato mermer!) 

Cemaat ister camide, ister cimada olsun; geri kalan tüm insanlığı dışladıktan sonra birbirlerinden güç alan, birbirlerine dayanan insanlar demektir. Bu anlamıyla hümanist, hümanist olduğu kadar da şirindir. İnsanlar komşunun cemaatiyle fingirdeşme kalkmadıkları sürece, kendi cemaatlerinin sunduğu bu izzet-i ikram'ın keyfini sürerler. İçinde oldukları cemaat kazanmayı ve kazandığı ganimetleri paylaşmayı sürdürüyorsa o cemaatten çıkmazlar. Bu sebepledir ki; insanlığın başından beri var olan bu dayamalı dayanışma, insanlık yeryüzünden yok olana kadar da sürecektir. Sadece insanlar mı? Kurtlar, çakallar, akbabalar, karıncalar ve kırmızı kıçlı makak maymunları bile cemaat halinde yaşarlar. Öyle ki dişi kırmızı kıçlı makak maymunlarının lider değişimi sonrası, yeni lidere cümleten gösterdikleri tavır, insanlarınkine veri big ket düzeyinde benzerlik gösterir.

İnsan kaynakları kurumsallaşmış cemaatlerde, her iktidar örgütlenmesinde olduğu gibi, en altta değersiz, pespaye, baldırıçıplak nefer grubu vardır. Bu Hayyam/Pascal üçgeninde yukarı katmanlara çıkıldıkça kalabalık azalır, ortam tenhalaşır, ofisler büyür. Tepede ise nefsin açıktan ya da gizli gizli coştuğu, ruhani bir executive lounge ve göğe açılan yıldız kapısı bulunur. Yüce bir ilme, engin bir irfana ve kutlu bir ihlasa açıldığına inanılan yıldız kapısından ancak ve ancak elinde executive lounge anahtarı bulunan üstat/mürşit/başkomutan/büyük insan sayesinde girilebilir. İşin doğrusu, bu kapının nereye açıldığını anahtarı elinde tutan kişi dışında kimse bilmez. 

Sözün özü; cemaat candır, canandır, cilloptur. Bizi göz alıcı hakikatin acılığından kurtaran güneş gözlüğümüz, ruhumuzu özgürleştiren semerimiz, düşlerimizle beraber büyüyen peterpanımız, tepesine yıldız tozları dökülen piramidimiz, adına hayat denilen iki karanlık arasındaki aydınlıkta kullandığımız el fenerimizdir. Bir cemaatten nefret ediyorsanız, bilin ki bunun tek nedeni, o cemaatin sizin cemaatinizi düdüklüyor olmasıdır! Halbuki bir vakit siz onları düdüklüyordunuz. Hiç düdükleyen olmadıysanız üzülmeyin, yarın şans size de gülebilir. Neticede mesele, "üste çıktım diye sevinme, altta kaldım diye yerinme!"den ibaret değil midir?

Bir başka cemaate zulüm etmeyecek ve bir başka cemaat tarafından zulme uğramayacak tek cemaatin aslında 'bütün insanlık'tan oluşması da (alienlar hariç), diyalektiğine kurban olduğumuz tarih dolabının dışında unutulmuş küflü bir ironi olarak anımsanmalıdır.