Yeni Yıl

'Yeni'ye Bir, 'Yıl'a İki!


Kendimi bildim bileli "Yeni yılınız kutlu olsun!" derler, birileri birilerine...

Sözgelimi; birileri birilerini düdükler, serbest piyasa ekonomisi gereği... Sömürdükleri yetmez, zorunlu tatil verirler, sebepsiz işten çıkarırlar... Ama yeni yıl gelir, durup sırıtırlar: "Yeni yılınız kutlu olsun!"

Sözgelimi; bir ülke başka bir ülkeyi kana bular, devletler hukuku gereği... Tokmağın başı kara oldu diye yepyeni bir umut doğar: "Yeni yılınız kutlu olsun!"

Bu yüzden KYH Ailesi olarak kimseye "Yeni yılınız kutlu olsun!" demiyoruz, zira size ne kadar mutlu, kutlu, huzurlu, hiper, süper, cillop bir yıl dilesek de -üzgünüz ama- öyle olmayacak!

Siz kıçınızı kaldırıp şu küstah vahşi kapitalizmin yarattığı kültüre sırtınızı dönmediğiniz ve onu yeniden ürettiğiniz sürece hiç kimse için mutlu bir yıl olmayacak!

Güzel bir yılı, ancak onu yaşayan insanların çabaları yaratabilir!

Hürmetlerimizle...

SSK

İlkinde İngilizce Türkçe karışık, ikincisi doğaçlama. İsim.

1- Sosyal Sigortalar Kurumu'nun kısaltılmış hali. Zaten bir kurum bu kadar sünebilir. Örnek: "SPK ile SSK arasında tek bir harfin olduğuna inanabiliyor musun Cemil Abi? Oysa bu kurumlardan birisi cillop gibi!"

2- King adı verilen meşum iskambil oyununda, 'Ceza' söyleme hakkı dolmuş oyuncuya ısdırap olan, 'Sike Sike Kozcu'nun kısaltılmış hali. Örnek: "Fransız askeri, sıra kendisine gelince çeteleye bakıp 'SSK'sın hacım' diye sırıtan Sütçü İmam'ı gördüğünde bu adamın başına bela olacağını biliyordu."


Memur - işçi anne babası olanlar, hastane denilen kurumdan mümkün olduğu kadar uzak durmaları gerektiğini çok küçük yaşta anlamış, pek bir mutlu insanlardır. Oradan oraya koşturulan, kalabalık ve sıkıcı yerlerdir SSK hastaneleri. Naçizane, çocukluğumdan hatırladığım; bitmek bilmeyen kuyruklar ve köyünden derman bulmak için gelen insanların tekeninkine dönmüş beden kokularına karışan antiseptik kokularıydı. Çömelmiş içerideki akrabalarını bekleyenler, kapı önünde sigaralarını yakıp sohbet edenler, başlarına ne geldiğini anlamadığınız halde ağlamalarına göz kabarttıklarınız...

Her şey otomatik olmuş aziz okuyucular: Doktorlara muayeneye ya da EKG çektirmeye barkodla gidiyorsun, sıralar azalmış, bilgisayardan takip ediliyorsun. Hani barkoddur, gözetim teknolojileridir, ottur boktur bir kenara koyarsak, muayene olmayı kolaylaştıran yöntemler! Gerçi bunun asıl yolu hastaları barkodlamaktansa, daha fazla hastane ve doktor sağlamaktan geçiyor ama...

Zira doktorun odasına girdiğinde pencerelerin koyu mavi perdelerle örtüldüğünü ve 15 metrekarelik ortamın iyiden iyiye loş olduğunu fark ediyorsun. 10 kişi çeşitli nedenlerden dolayı içeri doluşmuş. Ama doktor İsviçre çakısı gibi "multitask" olduğundan; birisini muayene ederken bir diğerine ilaçlar konusunda bilgi veriyor, ötekini bir başka servise yönlendiriyor, bir diğeriyle (gayrı ihtiyari) varoluşçu bir muhabbeti devam ettiriyor... Kayıtlarla ilgilenen memurenin bakışları mutsuz ve efkarlı, içeriye giren her iki kişiden birisini öldürmek istediğini anlamak için keskin bir gözlem yetisi gerekmiyor.

Ayrıyeten, Okmeydanı'ndaki SSK'nın polikliniğini uçuk maviye boyamışlar bayram bayram: Boya kokusu ciğerlerini yakıyor, misss gibi! Bir nevi SSK! Sike sike kozcusun ama elinde bir tane as ya da papaz yok!

Koku demişken, hayali bir hastane macerasına ait izlenimle şu hastalıklı SSK maddesini şey etmeye ne dersiniz sayın SSKlılar!

"Çocukluğum, Sosyal Sigortalı bir babanın oğlu olarak, bu kurumun hastanelerinde farenjit, larenjit, bronşit ve benzerlerinin tedavisi için kuyruklarda bekleyerek geçmişti. O zamanların birinde; insanın üstüne üstüne gelen kalabalık ve koridorları hiç çıkmazcasına dolduran koku, zihnimi ve yüreğimi işgal etmişti.

Kalabalık neyse de, bu koku tamamen çıldırtıcıydı. Sadece terle ilgili değildi bu! Bütün gün tarla bellemekten yorgun düşmüş köylülerin şalvarlarından fışkıran o yorgun teke kokusu, tam aksi uygarlık istikametinden gelen ilaç teknolojisinin kimyasal sızıntısıyla karışınca ortaya ele avuca ve ciğerlere sığmayan ürkütücü bir karışım çıkıyordu. İnsanın özel hastanelerin steril, cilalı koridorlarında teneffüs etme lüksünü yaşayamayacağı bir iksirdi bu.
"